Melamilik Nedir?
Melamet kurtuluşa ermektir… Melamet yolu din, dil, ırk ayırımı gözetmeksizin kurtuluşa erdiren yoldur. Kayıt, kalıp ve şekillerden, şartlanmalardan kurtulma, ilim, tefekkür ve muhabbet ile öze varma yoludur. Hiçliğini idrak edebilenlerin, varlığın varlığıyla var oldukları hakikatidir. Kişinin kendini tanıyabilmesi ve özüne yolculuk yapabilmesi için kamil bir yol göstericiye ihtiyaç duymasıyla başlayan yolculuk, azim, sabır ve sebatla devam eder. Bir kanadı sevgi, muhabbet, bir kanadı ilim olan yolculukta gayret ve tefekkür de çok önemlidir.
Melamet, satırdan ezber bir öğretiyle değil, kişinin kendi hakikatini hatırlamasına yönelik, sadırdan bir öğretiyle yol aldırır. Özündeki cevherin, istidadın ortaya çıkarılması esasdır.
Din dil ırk ulus millet ayırımı olmadığı için de inançlar üstü tevhit anlayışıyla melamete eren hakikat erleri her coğrafyada mutlaka kavimlerine yol göstermişlerdir. Gerek peygamberler, gerek veliler olsun melamet ilmi, zevki ve neşesi ile hakikate ermiş, kendilerini bilmiş ve insanlığa rehberlik etmiş yol göstermişlerdir. Ama onların gösterdikleri yol, saptırılarak, yozlaştırılarak değiştirilmeye çalışılsa da er ya da geç her yüzyılda bir yine bu erler, veliler bidat olan bu sapmaları hakikat yoluna çevirmiş ve çevirmeye devam etmektedirler. Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), Tao, Buda, Zerdüşt, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayramı Veli vb. rehberler hepsi kendi bulundukları coğrafyalarda tevhit ilmini melamet usul ve neşesiyle yaymaya çalışmış, insanların kendilerini ve Allah’ı bilmeleri için birer aydınlatıcı olmuşlardır.
Melametin tarihçesi ile ilgili bilgiler ‘’Melamet Yolu’’ dergilerimizde detayları ile anlatılmıştır.
Kendini bilmek, özgürleşmek demektir. Bu hakikate ancak yolu aydınlatan kamil rehberlerin usul ve öğretileriyle içsel yolculuk yapılarak erişilebildiği için satırlardan okunarak ‘’ben oldum’’ denilmesi mümkün değildir.
Hangi coğrafyada olursa olsun, biliş, görüş ve oluş ile kemalata erilir. Bu kemalata erdirecek olan ise kendi topluluğuna çağrıyı ve tebliği yapacak olan kamil rehberlerdir. Ayetlerde de açık açık belirtilmektedir.
‘’Muhakkak ki biz seni Hak ile hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik, hiçbir topluluk yok ki, içlerinde bir uyarıcı geçmiş olmasın.’’ (Fatır 24)
Birçok ayette, hakikati müjdeleyen rehberlerin gönderildiği ve bir elçi göndermeden de kimsenin mesul tutulmayacağı anlatılmaktadır. O zaman kişi yapılan çağrılara kulak verirse kendini ve nereden gelip nereye gittiğini, yani özünü bilebilme yoluna adım atmış olacaktır.




