top of page
Hayatın Anlamı Kendini Tanımaktır Melamilik ve Sırları

Hayatın Anlamı Kendini Tanımaktır Melamilik ve Sırları

450,00₺Fiyat

Bismillâhirrahmânirrahîm  "elinsanu ve'lKur'anu tev'emani/İnsanla Kur'an ikiz kardeştir."Hadisinde işaret edilen insan, Kamil insandır ve yaşayan Kur’an`dır.  Hazreti İnsan! Kamil İnsan!  Demek ki insan denince Kamil İnsan anlaşılmaktadır. O halde sureten Kamil insana benzemek, insan olmak manasına gelmez. Diğer türlüsüne yani cismen benzer olana insan-ı hayvan ya da hayvan-ı natık ifadesi kullanılmıştır. Bu durumda kâmil insanın ne olduğunun iyi anlaşılması gerekir. Kamil insanın anlaşılması varlığın zerreden kürreye manasının anlaşılması demektir ki, bu en başta anlayan kişinin kendini tanıması yani hayatın anlamına vakıf olması sonucunu doğurur.  Yaşadığının farkında olan tek canlı olarak bu farkındalığı özüne yönlendirebilen, kendi öz bilgisine erişmeyi arzulayan için kâmil mürşit (kâmil insan) arayışı başlar. Arayış kimine göre dervişte başlar, hakikat ehline göre ise arayan da bulan da kâmil insandır. İşin o kısmına şimdi girmeyelim. Kimileri kitaplar okuyarak ilmi zihinlerine depolamakta ve ilmi nefsine izafe ederek varlığına varlık katmakta, ağırlıklarına yeni yeni ağırlıklar eklemektedir. Bilmenin sorumluluğu vardır. Şu âlemde mertebesine göre ilmi değerlendiren nice zahir âlimi, hakikat ilmini yüzeysel algılama gayretiyle hareket edip, kendini dahi ikna edememişken türlü türlü kelime oyunlarıyla güya hakikati anlatma gayretinde olur da etrafında yine mertebesine uygun belki binlerce ve hatta milyonlarca takipçisi oluverir. Oysa hakikat ilmi okumakla idrak edilemez. İlim, akıl sahibi için özüne yolculukta bir çağrıdır. Akıl sahibi hakikat ilmiyle karşılaştığında varlık bilgisine erişilebilir ve hatta varlığın özüne erişilebilir olduğunu anlar. Sonra da ancak Kâmil Mürşit (Rab) ile Hakk`a vasıl olunabileceğini anlar. Kamil Mürşide olan gerekliliği anlamak dahi istidada göredir. Esasında bu kadarını anlamak zaten yeterlidir. Kâmil Mürşit gerekliliği anlaşıldığında öze yolculuk süreci başlar. “Her arayan bulamaz, ama bulanlar arayanlardır.” Sözü karşılığını bulur. Yani içinde hakikatine yönelik merak oluşan, varlığını sorgulayanın gönlünde bir kandil yanar ki Kâmil Mürşit o kandil sahibini vesilelerle kendine çeker. Kendini tanımak, kendinle birlikte âlemi tanımak manasına gelir. Cüzziyetini anlamak külliyete açılan kapıdır. Esasına bakıldığındaysa ne cüz vardır ne de küll. Var olan sadece Allah`tır. Hani kimi zahir âlimleri insana küçük âlem, kâinata büyük âlem yakıştırması yaparlar; oysa hakikat ehline göre Kamil İnsan Âlemi Kübra, kâinat ise küçük âlemdir. Öyle midir, değil midir? Anlamanın tek yolu vardır; şahitlik etmek. Şehadet mertebesine erişene mümin denir. O mümin kul imanında emindir. O, şeytanını Müslüman etmiş, kendi bedeninde cümle varlığı cem etmiştir.  İstidadı uygun olan akıl sahiplerine kendini ve Rabbini bilme yolculuğu için vesile gerekir. Çünkü kul vesileyle Kamil Mürşide cezbolur.  Mustafa Erkan

bottom of page