YA-SİN! (EY İNSAN!) Kendi ile Kendinden Kendine Yolculuk
‘Ey müminler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah yakında öyle bir topluluk getirecektir ki, O onları sever, onlar da O’nu severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve şiddetlidirler. Allah yolunda cihad ederler, kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu Allah’ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah’ın lütfu geniştir. O her şeyi en iyi bilendir’ Maide/54.
Allah'ın kendilerini sevdiği ve Allah'ı seven, müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve şiddetli, kınayanın kınamasından korkmayan insanlar. Bunlar kimdir?
Özlü bir ifadeyle İslam'ın, imanın, ihsanın, Kuran'ın içinde parlayan, olması ve olunması gereken kanaat hırkası içindeki arif ve veli melamet erleri hakiki insanlardır.
Hz. Peygamber’in manevi mirasçısı bu insanlardır, başkaları değil.
Esasen Melamilik, Cenab-ı Hakk'ın ‘Allah katında din İslam'dır’(Ali İmran/19) ayeti gereği Âdemi mana olan İnsanı Kâmil ile başlar, makamı Muhammed'de zirveye ulaşır. Zira melamet İslam'ın özü, ilmi ledünnün kaynağıdır. Bu bakımdan melamiliği Hamdun Kassar Hazretleriyle başlatmak doğru değildir. Gerek Hamdun Kassar ve gerek ikinci ve üçüncü devre melami piri diye anılan Hacı Bayramı Veli'nin halifesi Bıçakçı Ömer Dede ve Seyyid Muhammed Nurul Hazretleri bu mesleğin güzide birer temsilcisidir. Esasen tarih boyunca yaşayan her kâmil bu tavrı bir şekilde yaşayan ve temsil eden melamet erleridir.
Hakikat şu ki melamet sırları dile gelmez, gönülden gönüle nakş olunur.
Miraç! Rabb'imizle tanışma yolu. Kul olarak bir insanın bu âlemdeki ilk hedefi Rabb’ini bulup tanıma olmalıdır. Allah'a ibadet için önce ibadet ettiğine şahit olmak gerek. Peki, şahit miyiz? Yalnızca zihnen inançla, kabulle. Beş duyumuzla, emin olarak değil. Bu müminlik değil, sadece inanmaktır. Önce Rabb’i hassını tanıyıp göreceksin.
İşte bizlerin de şu an içerisinde yer aldığımız Seyyid Mustafa Altun ve halifesi er kişinin ihvanındaki dervişler yukarıda bahsettiğim anlayışlar doğrultusunda irşad edildiler ve irşad edilmeye de devam ediliyorlar. Şükürler olsun Cenab-ı Allah’a bizleri bu şekilde lütuflandırdığı için. Zamanın İnsanı Kâmil’i Efendimiz Seyyid Mustafa Altun Hazretlerine, halifesi er kişi efendime şükran ve minnettarlığımı sunarken bizlerle birlikte sağlıklı ve huzurlu uzun bir ömür sürmelerini Cenab-ı Allah’tan diliyorum.
Bu kitabın, kendilerini arayıp Allah’a kavuşmak isteyen insanların içlerindeki aşkın fitilini ateşleyen kıvılcım çaktırıcı bir etki yaratması arzusuyla, saygılarımı sunuyorum.





